Varis nedir?
Çalışma hayatının getirdiği zorunluluklar ve günlük yaşam ihtiyaçlarına bağlı olarak hayatımızın önemli bir kısmını ayakta kalarak geçiriyoruz. Bunun yanında kilo alışverişleri, gebelikler, hareket kısıtlılığına neden olan hastalık veya ameliyatlar yaşıyoruz. Ya da kimimiz dar giyinmeyi, kimimiz topuklu giymeyi seviyor. Bunların hepsi hayatın içinde, hepsi birçoğumuzun hayatında belli dönem olan şeyler. Bir yandan aileden kalan genetik mirasa ve yaşa kim ne yapabilir? Tabi bunların hepsinin cezasını ayaklar çekiyor diyebiliriz.
Varis hastalığı daha çok kadınlarda görülen, ancak erkeklerde de azımsanmayacak oranda sık görülebilen bir hastalıktır. Çoğunlukla ayakta uzun süre kalanların (kuaför, öğretmen, garson vb.) veya hareket fakiri insanların hastalığıdır. Vücudumuzda kanı kalbe doğru taşıyan toplardamarların (venler) cilde doğru yüzeyelleşmesi ve dışardan görünür hale gelmesi olarak tanımlanabilir. Bazen derindeki toplardamarlardaki venöz yetmezlik sonucu oluşabildiği gibi, bazen de hiç venöz yetmezlik bulgusu saptanmadan yüzeyel varisler oluşabilir.
Hastalığın şiddetine bağlı olarak bacaklarda ağrı, özellikle ayak bileğine doğru olan şişme, geceleri uykudan dahi uyandıran huzursuz bacak hali veya bacaklarda dolaşım bozukluğuna bağlı oluşan yaralarla (ülser) kendini gösterebilir. Bu semptomların hepsi tedavi gerektirir. Tedavi seçeneklerine geçmeden önce karşılaştığımız varis türlerini ve hangi algoritmaya göre değerlendirdiğimize değinelim.
CEAP Sınıflaması
C0: Venöz hastalık açısından dışardan görülebilen bulgu olmaması
C1: Telenjektazi ve retiküler venler (kılcal veya örümcek ağı şeklinde)
C2: Variköz venler
C3: Ödem
C4: Cilt renginde değişmeler
C5: İyileşmiş ülserler
C6: Aktif ülserler
Hastalara bu sınıflama göz önünde bulundurularak ayrıntılı bir fizik muayene ve görüntüleme yapılır. Venöz sistemin ayrıntılı değerlendirilmesi için kullanılan altın standart görüntüleme yöntemi Doppler Ultrasonografidir. Bu değerlendirmelerden sonra yapılacak tedavi planlanır.
Varis Tedavisi
Her hastanın tedavisi kendine ve hastalığına özeldir. Bu noktada hastanın ve hastalığının cerrah tarafından doğru değerlendirilmesi ve tedavi sürecine hastanın uyumu hastalığın tedavisinde beklenen başarıyı sağlayacaktır. Günümüzde varis hastalığında birçok yöntem kullanılmaktadır. Ancak bunlara başlamadan önce hastaya önerilecek hayat tarzı değişiklikleri tedavinin kalıcılığını veya nükslerin olmaması açısından önemlidir. Bunlar arasında;
- Obeziteden kaçınmak
- Bacak kan dolaşımını bozan dar giysilerden ve yüksek topuklu ayakkabılardan kaçınmak
- Aşırı sıcak içeren duş, kaplıca veya sauna benzeri alanlardan uzak durmak
- Her gün en azından 45 dakikalık bacak kaslarını güçlendiren egzersizler (bisiklet, yürüyüş, hafif koşu, yüzme vb.) yapmak
- Bir saatten fazla ayakta veya aynı pozisyonda kalmamak sayılabilir.
Tedavi seçenekleri ise daha çok yüzeyel damarlara uygulanan ve varisli damara sklerozan (damarı kontrollü olarak tahrip eden) madde enjeksiyonu olarak bilinen skleroterapi yöntemi en basit ve uygulanabilir yöntemdir. Damara yapılan enjeksiyon bölgesinde damar travmatize olur ve hastadan hastaya değişmekle beraber ortalama 15-20 gün içinde önce morarma sonra sararıp solma ile varisli damarın kaybolması görülür. Sklerozan madde aynı zamanda bir tromboz (pıhtı) ajanı olduğu için hastanın bacağındaki varislerin yoğunluğuna göre belli seans aralıklarında uygulanır. Klinik veya muayenehane ortamında yapılabilen bir işlemdir. İşlem sonrası varislerin hızlı kaybolması için bir süre hastanın varis çorabı giymesini isteriz. Hasta işlem sonrası yürüyerek çıkar ve günlük hayatına dönebilir. Sadece en azından bir hafta aşırı ıkındırıcı fitness, halter gibi sporlardan uzak durmasını isteriz.
Diğer bir yöntem ise radyofrekans ablasyondur.
Ameliyathane ortamında yapılır. İşlem lokal anestezi ile yapılabildiği gibi spinal veya genel anestezi altında da yapılabilir. İşlemin esası diz veya diz altı seviyeden ultrason eşliğinde varisli derin damara kateterle girilmesi ve damarın ultrason dalgaları ile kapatılmasıdır. İşlem oldukça güvenli ve komplikasyon oranı düşüktür. Lazer işlemi de aynı esasla yapılır. Lazer uygulanırken aşırı ısıya bağlı ciltte oluşabilecek yanıklara karşı dikkatli olunmalıdır. Aynı seansta bacakta oluşan pake denilen parmaksı varisli damarlar da küçük kesilerden çıkarılabilir. İşlem kapalı yöntemle yapıldığı için hasta hızlı bir şekilde hastaneden ayrılır ve günlük hayatına geri dönebilir. Eskiden derin damarda oluşan varisler açık cerrahi yöntemle kesi yapılarak çıkarılmaktaydı.
Günümüzde açık yöntem neredeyse yok denecek kadar az uygulanmaktadır.
Glue (yapıştırıcı) ise son zamanlarda sık tercih edilen bir uygulamadır. Varise neden olan derin veya yüzeyel toplardamara ultrason eşliğinde yapıştırıcı madde verilir. Bacağa dıştan uygulanan baskı ile damar duvarlarının birbirine yapıştırılarak damarın kapatılması esasına dayanır.
Varislerde belli oranlarda nüks görülebilir. Bunu en aza indirgemenin yolu hastaya özel doğru değerlendirme ve hastanın hayat tarzında yapacağı değişikliklerdir.